- İslam’ın beş temel esasından biri olan beş vakit namaz, buluğ çağına gelmiş akıl sahibi her Müslümana farzdır. Namazı “gözümün nuru” (Nesâî, İşretü’n-Nisâ, 1) diye niteleyen Peygamberimiz, “Allah’ın en çok sevdiği amel hangisidir?” sorusunu, “vaktinde kılınan namaz” (Buhârî, Mevâkıt, 5) diye cevaplamıştır. Namaz, Allah’ı zikirdir. Zira Kur’an’da, “Beni anmak için namaz kıl.” (Tâ-Hâ, 20/14) buyurulur. Kur’an’da salih Mü’minler ise; “namazı dosdoğru kılanlar” (A’râf, 7/170) olarak tanımlanmaktadır. “İman eden kullarıma söyle, namazı dosdoğru kılsınlar” (İbrahim, 14/31) ayetinde de namaz, imanın bir göstergesi sayılır. Ankebût Sûresi 45. ayetinde; “Namazı dosdoğru kıl. Çünkü namaz, insanı hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar” buyurulan bu ibadet, “cennetin anahtarıdır. (Tirmizî, İmân, 8, 9). Geçmiş ve gelecek bütün günahları bağışlanmış olan Peygamber Efendimizin bazı zamanlar ayakları şişecek kadar namaz kıldığı olurdu. Bunun sebebini soran Aişe annemize Hz. Peygamber; “Şükreden bir kul olmayayım mı?” (Buhârî, Tefsir, 48) diye cevap vermiştir. Demek ki namaz aynı zamanda, insanın Allah’ın verdiği sayısız nimetlere karşı şükrünü ifade biçimidir.
"Su bedenimizi, namaz da ruhumuzu temizler. İnsan hayatında su ne kadar kadîmse, namaz da o kadar kadîmdir. Su gibi candır, su gibi dosttur namaz. Su toprağa, namaz yüreğe düşer.
Su gibi namazın da alternatifi yoktur. Ya kirle yaşayacak ya suyla temizlenecek, ya namazla arınacak ya da bir krizden diğerine savrulacak insan. Ya bir ezan sesiyle dirilip camiye gidecek ya da rûhî acılar içinde ölümün şafağını sayacak."
İhsan Şenocak
1 Yorum