top of page
Kişisel günlük

Keşfedeceğiniz eşsiz içerikler sunan Tahayyül Akademi platformuna hoş geldiniz. Tahayyül ne demek ?, içeriğinde neler gizli ? öğrenmek istiyorsanız bizi ziyaret edin. Eğitim, kitap analizi, alıntılar ve kültür içerikli yazılarımıza şimdi göz atmaya ne dersiniz ?. Tahayyül Akademi hayatımıza başka bir anlam kattı, çünkü tutkularımızı ve düşüncelerimizi sadık okuyucularımızla paylaşmaktan keyif alıyoruz. Okuyun ve tadını çıkarın. www.tahayyulakademi.com

  • Instagram
  • Twitter
Ana Sayfa: Hoş Geldiniz

Kitap söze :” Evleneceğim yıllarda kendimi evliliğe hazırlamak için okuyacağım kitaplar aradım.” diyerek başlıyor. Sahi birçoğumuzun aradığı şey değil midir bu? Hocamız da bu niyetle çıkmış olmalı bu yolculuğa. Yolculuk devam ediyor sonrasında. Diğer evlilik hakkında yazılan kitaplardan farklı işlenmiş bu kitap. Biz okuyucularına hem erkeğin hem de kadının bakış açısını sunuyor. Bu fikir, kitabı ilk elime aldığımdan itibaren çok ilgimi çekmişti. Yani bu kitap iki farklı fıtratın harmanlanmasıyla oluşmuş. Sizce de çok manidar değil mi? Rabbimiz buyuruyor:” Sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık.” (Hucurat,13) Kitabımız Kur’an da dahi birçok konuda bu iki fıtrattan ayrı ayrı bahsediliyor. Eserimizde de bu şekilde yer verilmiş. Yarısında Ahmet Bulut hocamızın bir erkek gözüyle yani mantık çerçevesinde evlilik bahsi işlenmiş. Diğer yarısında ise Gülseren Gümüş hocamızın bir kadın fıtratıyla duygusal ve şefkat çerçevesinde evliliğe bakış açısı aktarılmış bizlere. Ben kitabımızdan oldukça faydalandım sizlere de tavsiye ediyorum. “İnsan bilmediğinin düşmanıdır.” diye bir söz var. Benim hep çok hoşuma gitmiştir. Dost ya da düşman olmak için bilmek ilk kıstastır. O zaman bilmeye önce fıtratlarımızdan başlayalım mı ne dersin?

Güncelleme tarihi: 23 Ağu 2023

Paulo Coelho‘nun severek okuduğum ilk kitabıydı.

Durgun, masal tarzı anlatımıyla okuyucuyu kendine çeken bir etkiyle yazılmış, Santiago adında genç İspanyol çobanın gördüğü rüyanın peşine düşerek Mısır Piramitlerinde hazine arama yolculuğuna okuru da ortak ediyor. Size şaşırtıcı gelebilir, Santiago'nun koyunları yolculuğun bir kısmına kadar kendisine eşlik ediyor. İnsanların onun koyunlarına ilgi duymasından, oynamasından çok hoşlanmıyor. Çünkü koyunları yetişkinlerden korkuyor, çocukları ise çok seviyor….. Şaşırtıcı olan ise koyunların insanların yaşlarını bilmesi ve ona göre davranmaları. Kişisel menkıbesini ararken, başına birçok iş geliyor öyle zamanlar oluyor ki insan hayat ırmağının akış yönünü değiştiremiyor…

Çünkü ......... Yüreğimiz neredeyse hazinemiz oradadır diyor yazar.

Güncelleme tarihi: 1 Haz 2023

Birisi bizi incittiğinde ne kadar üzülüyoruz değil mi? Bunu hepimiz düşünmüşüzdür. Peki ya konuşamayan ama canlı olan varlıkları incittiğimiz zaman ne olur, bunu hiç düşündünüz mü? Mesela çiçekler, ağaçlar, yapraklar, çeşit çeşit bitkiler, onları kopardığımızda incitmiş olmuyor muyuz? Günümüz insanı olarak topraktan uzak metropol şehirlerde yaşadığımız için onların dilini anlayamıyoruz. Hız ve haz odaklı bir zamanın içinde bulunduğumuz için okula, işe yahut bir yere giderken yolumuzun üstünde ki bir çiçeği fark edemiyoruz. Belki de koparılıp yere atılan bir çiçeğin üstüne ayakkabımızla basıp geçiyoruz. Rabbimiz dört mevsimde farklı farklı bitkiler yaratarak bizim gözümüzün gönlümüzün şenlenmesini istiyor. Yeni açan bir çiçeğe bakarak tefekkür etmemizi istiyor. Çiçekler de aynı insanoğlunun hayatı gibidir; açar, filizlenir, yeşerir, çiçeklenir ve solar bir sonra ki mevsim de bu döngü tekrarlanır. İnsanın toprakla temas etmesi gerekir. Toprak insanı rahatlatır, insana huzur verir, mutlu eder. Onunla iç içe olmak insanın tefekkür ufkunu geliştirir. ‘’Eserden müessere’’ sözünde olduğu gibi, yaratılana bakıp yaratıcıyı bulur. Zaten fıtratımız toprak değil mi? İnsanlar olarak neden topraktan bu kadar uzaklaştık. Çocuklar hangi ara bitkilere zarar vermeye başladı. Oysaki bizler çamurdan yemek yapıp oyunlar oynayan çocuklar değil miydik? Oysaki bizler sabah kalktığında ilk işi camının önünde yoğurt kovasının içinde bulunan çiçeği sulamak olan nenelerimizin torunları değil miydik? Oysaki bizler "Kıyametin kopacağını bilseniz bile elinizde ki fidanı dikin" buyuran Peygamber’imizin ümmeti değil miydik? Topraktan yaratılan ve tekrardan toprakla buluşacak olan insanlar bizler değil miydik? Hangi ara bu hale geldik?

Akademimize katıldığınız için teşekkür ederiz!

İLETIŞIM

  • Facebook
  • Twitter
  • LinkedIn

Gönderdiğiniz için teşekkür ederiz!

Üniversite kampüsü

©2021, tahayyülakademi tarafından Wix.com ile kurulmuştur.

bottom of page