top of page
Kişisel günlük

Keşfedeceğiniz eşsiz içerikler sunan Tahayyül Akademi platformuna hoş geldiniz. Tahayyül ne demek ?, içeriğinde neler gizli ? öğrenmek istiyorsanız bizi ziyaret edin. Eğitim, kitap analizi, alıntılar ve kültür içerikli yazılarımıza şimdi göz atmaya ne dersiniz ?. Tahayyül Akademi hayatımıza başka bir anlam kattı, çünkü tutkularımızı ve düşüncelerimizi sadık okuyucularımızla paylaşmaktan keyif alıyoruz. Okuyun ve tadını çıkarın. www.tahayyulakademi.com

  • Instagram
  • Twitter
Ana Sayfa: Hoş Geldiniz

Güncelleme tarihi: 1 Haz 2023

Birisi bizi incittiğinde ne kadar üzülüyoruz değil mi? Bunu hepimiz düşünmüşüzdür. Peki ya konuşamayan ama canlı olan varlıkları incittiğimiz zaman ne olur, bunu hiç düşündünüz mü? Mesela çiçekler, ağaçlar, yapraklar, çeşit çeşit bitkiler, onları kopardığımızda incitmiş olmuyor muyuz? Günümüz insanı olarak topraktan uzak metropol şehirlerde yaşadığımız için onların dilini anlayamıyoruz. Hız ve haz odaklı bir zamanın içinde bulunduğumuz için okula, işe yahut bir yere giderken yolumuzun üstünde ki bir çiçeği fark edemiyoruz. Belki de koparılıp yere atılan bir çiçeğin üstüne ayakkabımızla basıp geçiyoruz. Rabbimiz dört mevsimde farklı farklı bitkiler yaratarak bizim gözümüzün gönlümüzün şenlenmesini istiyor. Yeni açan bir çiçeğe bakarak tefekkür etmemizi istiyor. Çiçekler de aynı insanoğlunun hayatı gibidir; açar, filizlenir, yeşerir, çiçeklenir ve solar bir sonra ki mevsim de bu döngü tekrarlanır. İnsanın toprakla temas etmesi gerekir. Toprak insanı rahatlatır, insana huzur verir, mutlu eder. Onunla iç içe olmak insanın tefekkür ufkunu geliştirir. ‘’Eserden müessere’’ sözünde olduğu gibi, yaratılana bakıp yaratıcıyı bulur. Zaten fıtratımız toprak değil mi? İnsanlar olarak neden topraktan bu kadar uzaklaştık. Çocuklar hangi ara bitkilere zarar vermeye başladı. Oysaki bizler çamurdan yemek yapıp oyunlar oynayan çocuklar değil miydik? Oysaki bizler sabah kalktığında ilk işi camının önünde yoğurt kovasının içinde bulunan çiçeği sulamak olan nenelerimizin torunları değil miydik? Oysaki bizler "Kıyametin kopacağını bilseniz bile elinizde ki fidanı dikin" buyuran Peygamber’imizin ümmeti değil miydik? Topraktan yaratılan ve tekrardan toprakla buluşacak olan insanlar bizler değil miydik? Hangi ara bu hale geldik?

Güncelleme tarihi: 22 Ağu 2023

Gençlik deyince çocukluktan çıkmış 14-30 yaşı kapsayan bir dönem gelir aklımıza. Peki bu dönemi nasıl değerlendirmeli, nasıl verimli hale getirmeliyiz?

Gelin bu sorulara yazımızda cevap arayalım.

Hayatın en verimli bir o kadar da tehlikeli zamanı olan gençlik döneminde heybemizi güzelliklerle doldurursak hayatımızın geri kalan kısmı da o kadar güzel olacaktır. İyi insanlar, iyi anılar biriktirir. İlimde ve hayır da Allah'ın rızasını kazanmaya dikkat eder önceliklerimizi ona göre belirlersek, verdiğimiz kararlar da hazlarımıza dünyalık isteklerimize göre değil bilakis ahiret öncelikli oluşur. İş, eş, seçimlerinde ailene, kültürüne, İslamiyet’i temsil eden ahlaklı bir eş seçimi yapmaya dikkat edersek, huzurlu bir dünya hayatı kurulup Allah'ın izniyle ahlaklı çocuklar ve nesiller yetiştirmek de nasip olacaktır.


Allah’u Teala insanı yaratırken ona farklı yetenekler bahsetmiştir.

Gençlik döneminde insan kendini tanımalı yeteneğini keşfetmeli ve en iyi yapabildiğine inandığı, iş ile meşgul olmalıdır.

Örneğin bir öğrenci yemek yapma noktasında çok yetenekli ve bunu Allah’ın rızasını kazanma noktasında kullanmak istiyor. Yaptığı yiyecekleri satarak gelirinin bir kısmını yetimhanelere, kermeslere, belki bakımevlerine bağışlayarak Allah’ın rızasında bir iş yapmış olur.

Yada bir psikolog düşünelim uyguladığı tedavide danışanına, Kuran’ın öğütleri ile, Efendimizin yaşantısından örneklerle şifa buluyor insanları Allah’a yaklaştırarak hem kazancını sağlayıp hem de ibadet hükmünde hayatını sürdürebilir.

Bir tüccar düşünelim market sahibi olsun işyerinde sadece helal sertifikalı ürünler satarak İslam’a hizmet edebilir.

İşin özü ne olursanız olun en iyi bildiğimizi tercih etmeli ve bunu Allah’ın rızasını kazanmakta bir araç olarak kullanmalıyız.


Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Efendimiz (sav) en hayırlı genç kim olduğunu şöyle haber veriyor:

"En hayırlı genç odur ki, ihtiyar gibi ölümü düşünüp ahiretine çalışarak gençlik hevasına esir olmayıp gaflette boğulmayandır."

"Allah azgınlık ve sapkınlık yapmayan genci beğenir. Gençliğinde heva ve hevesini yenerek ibadete yönelmesi elbette takvasının delilidir ."


Kıymetli Gençlerimiz!

-Yolunuz ve hedefiniz belli olmalı, çalışkan olmalısınız! Allah çalışkan kulunu sever.

-Dost ve arkadaşlarınızı iyi seçmelisiniz! İnsan arkadaşının dini üzeredir.

-Yeteneğinizi keşfederek en iyi bildiğiniz işi yapmalı ve bunu Allah’ın rızasını kazanmak noktasında çaba göstermelisiniz.

-Kıymetli zamanlarınızı faydalı kitaplar okumakla geçirmelisiniz! Dininizi öğrenmek için bolca okumalı, araştırmalı, işe Efendimiz'in hayatını öğrenmek ile başlamalısınız.

Şartlar ne olursa olsun ezanı duyduğunuz zaman namazınızı kılmaya özen göstermelisiniz.

-Kur’an’ı Kerim’i okuyun, inceleyin mealinden ve tefsirlerinden Allah'ın bize verdiği mesajlarını anlamaya gayret edin.

-Oyalayıcı, faydasız işlerden uzak durun

İnsan bu dünyaya oyun ve eğlence için gönderilmemiştir.

Esas vazifemiz okumak, öğrenmek ve amel etmektir. Bunu hiçbir zaman unutmamalı ve buna uygun yaşamaya gayret etmelisiniz.

Rabbim yar ve yardımcımız olsun.

Vesselam



Güncelleme tarihi: 24 Ağu 2023

Çağın insanı varoluşunun özünü oluşturan çınarı göremeyerek büyük bir yanlıştan kurtulduğu düşüncesi ile uyutulmuş çınarı beslemek için köklerine akıntıya kürek çekercesine bir yolculuk yapmaya çalışırken karşısına çıkan materyalist düşünceleri hakikat sanarak ve nefsine hoş gelen düşünceleri putlaştırarak asıl kökte olan hakikatin ışığını, varoluşun anlamını görmezden gelerek, perdenin arkasını göremeden, köklere inemeden, çınarın gövdesine doğru yolculuk etmeye çalışır. Elinde başkasından başkası yoktur. Gövdede yükselmeye çalışırken çağın dayatmalarından olan hız ve haza tutulur ve hız, haza ayak uydurulup mesafe alamadan oracıkta (özde değil sözde) inşaya başlar.

Damarlarındaki kanda bile başkasından başkası olmadığı halde bu inşa çabası boşunadır ama hâlâ bunun farkında değildir. Hız ve haz ile yola koyulduğu inşası çınarı göklere yükseltmez aksine kökleri ile bağının kopması sebebiyle çınarı kökten kurutur ve ruhunu uyutur. Çağın insanını Eflatun'un Mağarasına hapseder, konfor alanından çıkarak gölgelerin gerçek manasını anlamasına mâni olur. Mağaradan çıkanlar mağaradakilere hakikatin ışığını gösterene kadar onlar mağarada kalırlar. Mağaradan çıkmak için bize hakikatin ışığını, ruhumuzun hakikatini gösterecek mağaradan çıkma cesareti gösteren özgürlere, öncülere ve hakikat yolculuğu yapacak aşka susamış ruhlara ihtiyaç vardır. Geriye bu hakikat yolculuğu için sabır ve sebat göstermek kalır. Varoluşumuzun hakikatini bulacağımız, aşk ile yol alacağımız, hakikate varacağımız bir yolculuk yapmak niyazı ile.

Akademimize katıldığınız için teşekkür ederiz!

İLETIŞIM

  • Facebook
  • Twitter
  • LinkedIn

Gönderdiğiniz için teşekkür ederiz!

Üniversite kampüsü

©2021, tahayyülakademi tarafından Wix.com ile kurulmuştur.

bottom of page