top of page
Kişisel günlük

Keşfedeceğiniz eşsiz içerikler sunan Tahayyül Akademi platformuna hoş geldiniz. Tahayyül ne demek ?, içeriğinde neler gizli ? öğrenmek istiyorsanız bizi ziyaret edin. Eğitim, kitap analizi, alıntılar ve kültür içerikli yazılarımıza şimdi göz atmaya ne dersiniz ?. Tahayyül Akademi hayatımıza başka bir anlam kattı, çünkü tutkularımızı ve düşüncelerimizi sadık okuyucularımızla paylaşmaktan keyif alıyoruz. Okuyun ve tadını çıkarın. www.tahayyulakademi.com

  • Instagram
  • Twitter
Ana Sayfa: Hoş Geldiniz

Şehirler, şehirlere anlam veren şeyhler, şeyhleri anlamlandıran müritler, müritleri manalandıran kitaplar...


Ahh yine mi kitap diyeceksin, yine mi kitap sevdasından bahsedeceksin diye hayıflanıyor musunuz yoksa? Ben neyse de kitapları incitmeyin, kitaplar hiçbir dönemde görmediği muameleyi görüyor bu devirde. Kitaptan, yazardan, makaleden, denemeden, ilimden, bilimden bir haber olan nesil yetişiyor. Oysaki benim ecdadım Yavuz Sultan Selim Han Mısır Seferine çıktığında bir araba dolusu kitap götürmüş savaş esnasında dahi kitaplarla hemhal olma vaktini bulmuş. Böyle bir ecdadın kitaptan haberi olmayan aciz nesliyiz bu durumdan müspet bir kurtuluş mümkün müdür? Bilemem.

Gençleri topluyor ‘’illa kitap illa kitap’’ diyorum; kimilerinin bir kulağından giriyor bir diğerinden çıkıyor, kimileri hevesle heyecanla dinliyor, kimilerinin içindeki okuma hasreti gün yüzüne çıkıyor. Kitap; bir edep, bir alem, bir edebiyat, bir tarih, bir bilim, bir enstitü, bir akademi, bir medrese sayamadığım bir sürü nitelik kitaplarda hemdem olmuş; kitaptan daha sadık bir dost, kitaptan daha iyi bir öğreticiye rastlamadım.

Şimdi bu satırları Anadolu’nun en sıcak mekanından, AŞK Vakfından yazıyorum onlarca kitap içerisinde oturmak, bir kitaba dokunmak, bir kitapla mana bulmak ve kitap sayfalarının o eşsiz kokusunu ciğerlerime doldurmak bu nasibi kime nasıl anlatabilir, kime nasıl tahayyül ettirebilirim lügatım tükeniyor. Bazen hevesleniyorum İstanbul’da, Bursa’da denize karşı büyük büyük camilerin eteğine serilen kütüphanelerin birinde otursam saatlerce kitaplarla ilgilensem, kitapları dinlesem, kitaplarla hemhal olsam diyorum. Sonra nasibimin Anadolu’da olduğu gerçeği yüzüme vuruyor. Elbette ki hamd ediyor akabinde Bozok meydanında madde planında küçük gibi görünse de manevi planda devlere taş çıkaracak bir mekanın kurucusu olan Ali Şakir Efendi’ye içten içe teşekkürlerimi sunuyorum.


Geldik mi şimdi metnimizin ilk cümlesine: üstadım şehirler şeyhlerle, şeyhler müritlerle, müritler ise kitaplarla mana buluyor. Bu manaların kimisi gönülden dile dökülür kimisi gizli gizli bedene yayılır kimisi de bir mekanda anlam kazanır.

AŞK Vakfındayım; buranın dört duvar ve kitaplardan oluştuğunu hiçbir vesika kabul ettiremez bana zira burada dört duvar ve kitaptan çok daha fazlası var.







Tolstoy'un kaleme aldığı bu muazzam roman için analizime şu sözlerle başlamak istiyorum.

"Belki de sürdürdüğüm yaşam, sürdürmem gereken yaşam değildir?"


Ölümcül bir hastalığa yakalanan ve bunun farkında olan İlyiç'in psikolojisini, ölüme hazırlanışını, hayat muhasebesini, iç sorgulamasını anlatıyor kitap. Sıradan bir adamın sıradan ölümünü kendi gözünden tasvir ettiriyor yani. İlyiç'in her geçen gün artan fiziksel ve ruhsal sancılarını, yaşadığı hayatı gözden geçirişini anlatan eserde sonunda yaşadığı hayatın yaşaması gereken hayat olmadığını anlayan adamın pişmanlığını gözler önüne serilmiş. Bir yandan da etrafındaki insanların öleceğini bildiği halde bu duruma nasıl kayıtsız kaldıklarını "ölen ben değilim" düşüncesinin ölecek olan insana yaşattığı duyguları ele alıyor.


Muazzam bir psikolojik çözümleme olarak gördüğüm eserde, insanı hayatın telaşesinden çekip 'Ben ne yaşıyorum, yaşıyor muyum yoksa sadece nefes mi alıp veriyorum, bu zamana kadar ne için yaşadım ve bundan sonra ne için yaşamalıyım?' sorusunu sorduruyor. Ölüm gelip bizi bulmadan ne yapmamız gerektiğini düşündüren bir iç muhasebeye dikkat çeken eserden, belirsizlikten hoşlanmam fakat hayatta bazı noktalarda belirsizlik şartmış bunu anlamış oldum. Ne zaman öleceğini bilme duygusu insanın psikolojisini felç eder görmüş oldum.


Okumasını ve analizini zevkle yaptığım bu kitap, sizlerin de hayatına dokunmalıdır diye düşünüyorum. Kitapla kalın.

Kainattaki her şey Kitab’ı Kebiri anlamak üzerine kurulmuştur. Rabbimiz kelamında bir kelime söylemiş ve o kelime üzerinden binlerce pencere açılmıştır. Alak Suresinde ‘’oku’’ der Rabbimiz ve oku’mak üzerine binlerce kitap, deneme, makale ve şiir yazılmış; söyleşiler yapılmıştır. Rabbimiz Bakara Suresinin 214.ayetinde ‘’Siz sizden öncekilerin yaşadığını yaşamadan cennete gireceğinizi mi zannediyorsunuz’’ der. Bu ayetin vurgulamak istediği tarihtir, tarih bilincidir, tarihi hayatımızın merkezine yerleştirip ömrümüzü bu şekilde inşa etmemiz gerektiğidir. Rabbimiz bu konu için bir ayet vermiştir lakin bizler bu ayeti anlamak için yine binlerce tarih kitabı yazmışızdır. Kavrayabiliyor muyuz Rabbimizin kelamının kutsallığını, kıymetini, değerini, kendisinde şüphe bulunmadığını, hayatımızın her noktasında bize rehber olduğunu, her okuduğumuzda hayatımıza ışık olacağını… Bilmeliyiz ondan başka dayanak, sığınak ve barınak bulamayacağımızı bilmek ve bu bilinçte gençler yetiştirmek gerektiğini bilmeliyiz.


Akademimize katıldığınız için teşekkür ederiz!

İLETIŞIM

  • Facebook
  • Twitter
  • LinkedIn

Gönderdiğiniz için teşekkür ederiz!

Üniversite kampüsü

©2021, tahayyülakademi tarafından Wix.com ile kurulmuştur.

bottom of page